Yasal düzenleme uyarınca, işçilik hak ve alacaklarına ilişkin dava açılmadan önce, arabuluculuk sürecinin yürütülmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Buna göre, dava açmaya karar veren tarafın, dava açmadan önce adliyedeki arabuluculuk bürosuna başvuru yapması gerekmektedir.
Bunun üzerine görevlendirilen arabulucu nezaretinde taraflar arasında görüşmeler yapılmakta, hak ve alacak talepleri ile ilgili karşılıklı müzakerelerde ve tekliflerde bulunulmaktadır.
Görüşmeler neticesinde anlaşma sağlanamaması halinde, ilgili tarafın iddia konusu hak ve alacak talepleri için mahkemede dava açma hakkı bulunmaktadır.
Arabuluculuk süreci neticesinde anlaşma sağlanması halinde ise, tarafları bağlayıcı ve mahkeme ilamı niteliği taşıyan bir anlaşma belgesi düzenlenmekte; şartlar, ödenecek kalemler ve miktarlar ile ödemenin vadesi ve şekli, tamamen tarafların serbest iradeleri doğrultusunda belirlenmekte; anlaşılan hususlarda dava yolu kapanmaktadır. Anlaşma şartlarına uygun şekilde ödemenin yapılması ile uyuşmazlık sonlanmakta; şartların gereği gibi yerine getirilmemesi halinde ise, ilgili tarafın, diğer taraf aleyhine, mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alıp anlaşma belgesini ilam gibi icra takibine konu etme hakkı bulunmaktadır.
Arabuluculuk görüşmelerinde ve anlaşmalarda, ödenecek kalemler ve miktarlar; mahkemelerce yapılan yargılamalara ve bilirkişilere yaptırılan hesaplamalara göre değil, tarafların karşılıklı talep ve tekliflerine göre müzakereler neticesinde varacakları ortak iradeleri doğrultusunda belirlenebilmektedir.
Arabuluculuk ücreti, resmi tarife uyarınca anlaşılan toplam miktarın asgari %6’sı oranında olmakta; taraflarca yarı yarıya veya tamamı tek bir tarafça ödenebilmektedir. Bu şekilde, taraflar arasında anlaşma yapılması halinde; dava açılması durumunda ortaya çıkabilecek yüksek miktarlı giderlerin bertaraf edilmesi, ayrıca uyuşmazlığın daha az maliyetle, hızlı ve etkili şekilde çözülmesi mümkün olmaktadır.
Yasal düzenlemede, işçi-işveren uyuşmazlıkları için, tarafların, iş akdinin feshi aşamasında veya sonrasında, bir arabulucuya birlikte başvurarak, süreci ihtiyari şekilde yürütmelerine de imkan tanınmıştır. Bu şekilde, tek tarafın hukuki yollara başvurusu ile değil; tarafların birlikte başvurusuyla, ortak iradesiyle, sulh içerisinde, hızlı ve etkili şekilde uyuşmazlığın çözülmesi sağlanabilmektedir. Bu başvuru, adliyedeki arabuluculuk bürosuna değil, doğrudan süreci yürütmek üzere taraflarca belirlenen arabulucuya yapılmaktadır.
İhtiyari arabuluculuk süreci neticesinde düzenlenen anlaşma belgesi de, yine yukarıda belirtilen hukuki nitelikleri aynı şekilde taşımakta, aynı faydaları ve neticeleri sağlamaktadır.
Görünüşte ortada bir uyuşmazlık olmadığı varsayılarak, işçiyle görüşülüp sözlü veya yazılı şekilde anlaşılıp, ödeme yapılsın veya yapılmasın, anlaşılan çerçevede iş akdinin sona erdirilmesi durumunda da; bunun yine ihtiyari arabuluculuk kapsamında gerçekleştirilmesi önemlidir. Çünkü ödeme banka kanalı ile yapılsa ve işçiden ibraname alınsa dahi, her halükarda zaman aşımı süresi boyunca işçinin bakiye alacakları olduğu iddiasıyla hukuki yollara başvurma riski devam edecektir. Ancak anlaşmanın ve ibranın arabuluculuk süreci ile yapılması, bu riski ortadan kaldırmaktadır.
Bu nedenlerle, uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile anlaşılarak çözülmesi, taraflar için faydalı ve önemlidir.
Ayrıca, arabuluculuk faaliyetinin sadece işçi-işveren uyuşmazlıklarında değil; ticari uyuşmazlıklar, alacak ve tazminat uyuşmazlıkları, fikri ve sınai mülkiyet uyuşmazlıkları, kira uyuşmazlıkları, tüketici uyuşmazlıkları gibi birçok hukuki konuda gerçekleştirilebildiğini de belirtmek isteriz.
Bu hususta veya başkaca hukuki konularda danışmanlık, avukatlık ve arabuluculuk hizmetleri için, büromuzla irtibata geçebilirsiniz.