Vade farkı, satılan mal veya hizmetin bedelinin peşin veya bir vade öngörülmüşse bu vadede ödenmemesi halinde, satıcı tarafından satış bedeline ilave edilen ek bedel mahiyetinde olup, temerrüt faizi niteliğinde değildir. Satıcı lehine öngörülmüş olan bu durum, alacağın tahsilinin gecikmesi halinde, bedelin belirli bir oranda arttırılmasını sağlamaktadır. Bu şekilde, satış bedeli, mal veya hizmetin bedeli ile sonradan ilave edilen vade farkı bedellerinin toplamından oluşmaktadır.
Satıcı tarafından vade farkı talep edilebilmesi için, taraflar arasında vade farkı uygulanacağına dair anlaşma bulunması veya bunun taraflar arasında sürekli uygulanarak teamül haline gelmiş olması gerekmektedir. Sadece satıcı tarafından fatura içeriğine gecikme halinde vade farkı uygulanacağına dair kayıt konulması durumunda ise, bu faturaya alıcı tarafından itiraz edilmemiş olsa dahi, vade farkı uygulanması mümkün değildir.
Belirtilen koşulların oluşması halinde, satıcı tarafından, vade farkı bedeli için ayrıca fatura düzenlenmesi ve alıcıya teslim edilmesi gerekmektedir.
Temerrüt faizi ise, bir borcun ödenmemesi ve borçlunun temerrüde düşürülmesi halinde, alacak miktarına ilgili yasal düzenlemelerde öngörülen oranda işletilen faiz mahiyetinde olup, temerrüt tarihinden itibaren hem satış bedeline hem de vade farkı bedeline ayrı ayrı işletilebilmektedir.
Ancak vade farkı uygulaması, vade tarihinden temerrüt faizi talep edilinceye kadarki süre boyunca yapılabilmekte olup; borçludan temerrüt faizi talep edildiği tarihten sonra, ileriye dönük olarak vade farkı uygulanması mümkün değildir.
Bu hususta veya başkaca hukuki konularda danışmanlık ve avukatlık hizmeti için, büromuzla irtibata geçebilirsiniz.